Elektrikli araçlar teknoloji ve uluslararası ticaret ile ilgili sorunları aşmaya çalışırken, ABD hükümetinin, federal vergi indirimlerinden yararlanan elektrikli araçların bataryalarında Çin kaynaklı kritik minerallerin geçici olarak kullanılmasına izin verme kararı çeşitli tepkilere neden oldu. Bu durum, mevcut koşullarda alınabilecek en iyi karar gibi görünse de tatlı-sert bir karar olarak değerlendiriliyor.
ABD, Çin minerallerini içeren elektrikli araçların vergi indirimlerinden yararlanmasına izin veriyor. Bu hamle, iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla 360 milyar dolarlık yenilenebilir enerji yatırımını içeren geniş çaplı Enflasyon Azaltma Yasası‘nın (IRA) bir parçası. Bu durum, küresel elektrikli araç (EV) tedarik zincirinin karmaşıklığını vurguluyor. IRA başlangıçta Çin bileşenlerine olan bağımlılığı sınırlamayı amaçlasa da, gerçek şu ki EV endüstrisi hala Çin’e, temel mineraller ve parçalar için derinden bağlı durumda.
ABD, elektrikli araç üretimi konusunda ilginç adımlar atıyor! Amaç Çin’i saf dışı bırakmak!
Güncellenen yönergeler, her üretici başına 200,000 EV alıcısının 7,500 dolarlık vergi indiriminden yararlanmasını sağlıyor. 2024’ten itibaren bu kurallar, tamamlanmış bataryalara uygulanacak ve 2025’e kadar bu bataryaların üretiminde kullanılan minerallere genişleyecek. Ancak, Kuzey Kore, İran, Rusya ve Çin ile ilişkili olan şirketler – “endişe verici yabancı kurumlar” olarak etiketlenmiş – bu düzenlemeler kapsamında inceleniyor.
General Motors bu kararı memnuniyetle karşıladı. EV’leri için tüketici teşviklerini sürdürme yolunu gördüklerini, ABD’deki operasyonlarına yaptıkları yatırımları ve dayanıklı tedarik zincirleri oluşturma çabalarını vurguladılar. Ancak, genel endüstri için sonuçlar belirsiz kalmaya devam ediyor; mevcut EV modellerinin sadece bir kısmı yeni kurallar altında vergi indirimine uygun.
Bu karar aynı zamanda siyasi bir tartışmayı da tetikledi. Özellikle Cumhuriyetçi ABD yasama üyeleri, Çin mineralleri için geçici muafiyeti eleştirdi ve bunu ulusal kaygılardan ziyade EV çıkarlarını önceliklendirmek olarak gördü. Bu tartışma, kritik mineral tedarik zincirleri üzerinde kontrol sağlama konusundaki geniş jeostratejik rekabeti vurguluyor. Bu rekabet, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin aciliyetiyle giderek daha fazla tanımlanıyor.